ANADOLU’NUN ORTASINDA BİR TURİZM POTANSİYELİ
OZANLAR DİYARI ŞİRİN KIRŞEHİR
Hitit, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyeti bünyesinde barındırmış. Ağırlıklı olarak 13. ve 14. yüzyılda Anadolu’nun Türkleşme süresince önem kazanmış, Anadolu’nun iktisat ve medeniyet merkezi olmuş. Türk
dilinin öncüsü Aşıkpaşa, Gökbilim Medresesenin kurucusu Cacabey, Ahilik
teşkilatının kurucusu Ahi Evran-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli gibi birçok
düşünür ve mutasavvıf yetiştirmiş. Günümüzde kültürel yapısı, tarihi
eserleri, termal suları, el sanatları, halk oyunları, baraj ve gölleri,
otantik köyleri, konakları, camileri, kümbetleri, yöresel mutfağı,
henüz bozulmamış dokusu ile sizi karşılamayı bekleyen Kırşehir’in tarihi
yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanıyor.
Kılıçözü zemzem akar
Bahçeler gül kokar
Kırşehir'den başkasına
Aklı olan nasıl bakar.
Bahçeler gül kokar
Kırşehir'den başkasına
Aklı olan nasıl bakar.
Kadim
dostum Ayfer Yavi ile ne zamandır planladığımız Kırşehir gezisini en
sonunda gerçekleştirdik. Zamanlamamız çok da iyi oldu, Ahilik Kültürü haftasına
denk geldik; üstelik hava da mükemmeldi. Gitmişken hiç değilse beş gece
kalalım, her yeri iyice gezelim, dedim. Arkadaşım biraz kararsız
kaldı. “Ya sıkılırsak, beş gün orada ne yapacağız?” dedi. Baba
memleketi olduğu için ben daha önce kısa kısa ziyaretler yapmıştım, bu
nedenle beş günün bize az geleceğini kestirebiliyordum. Gezimizin
sonunda baktık ki gerçekten de beş gün yetmedi, göremediğimiz yerler
oldu.
Kırşehir,
Kapadokya bölgesinde ve ulaşımı çok kolay bir ilimiz olmasına rağmen
turizmde hak ettiği ilgiyi göremediğini düşünüyorum. Ancak Japonlar, Kapadokya’ya geldiklerinde Kırşehir’e uğramadan geçmezler. Nedenini daha sonra anlatacağım.
“Ozanlar
Diyarı Şirin Kırşehir” diye anılan bu güzel ilimiz, Aşık Musa,
Dadaloğlu, Aşık Said, Aşık Seyfullah, Aşık Hasan, Muharrem Ertaş, Şemsi Yastıman ve Neşet Ertaş gibi birçok ünlü halk ozanımızı yetiştirmiştir.
Şirin mi? Evet, gerçekten “şirin” iyi bir tanımlama. 220 bin nüfuslu Kırşehir, temiz, yolları düzgün, insanları cana yakın. İki
kadın çok rahat gece gündüz her yeri dolaştık, hiç bir sorunla
karşılaşmadık. Fast food yok, çay bahçelerinde pop değil türkü çalıyor,
sayısı azalsa da hala bağ evinde kendi meyve sebzesini yetiştiren,
kışlık yufka ekmeğini, pekmezini, peynirini yapan, biber, bamya dizip
kurutan birçok aile var. Yıllardır süre gelen ve yakın ilçelerden
satıcıların da geldiği, Pazartesi günleri kurulan çok büyük bir pazarı
var. İstemediğiniz kadar çok, taze ve doğal meyve sebze dolu. Ahi Evran
Üniversitesinin açılması ve bölümlerin çoğalması ile Kırşehirde büyük
bir öğrenci nüfusu oluşmuş, bu da şehire bir hareket getirmiş. Kırşehir
Valiliği her bir tarihi- turistik yer ile ilgili çok güzel broşürler ve
kitaplar yayımlamış. Genelde gittiğim yerlerde bir tane broşür bulmakta
zorlanırım, burada ise broşür ve kitapları taşıyamayıp kargo ile evime
gönderdim.
Merkezden uzak yapıları görmeye vaktiniz olmasa da, Ahi
Evran Camii, Arkeoloji Müzesi, Cacabey Medresesi, Kapucu Camii, Çarşı
Camii, Aşık Paşa Türbesi ve termal tesislerin hepsi merkezde ve
birbirine çok yakın. Mutlaka Uzun Çarşı’yı dolaşıp kaleye de çıkın. Kaleden pek eser yok ama tepeden manzara güzel.
KALESİNDEN SEYRETMEDEN
GÖRDÜM DEME KIRŞEHİR’İ
AHİ EVRAN’A ERMEDEN
SEVDİM DEME KIRŞEHİR’İ
Çok
iyi bildiğimiz bir söz vardır: “Elini, sofranı, kapını açık tut,
dilini, gözünü ve belini bağlı tut”. Bu söz, Anadoluda bir çok il
dolaştıktan sonra son olarak Kırşehire gelen ve burada vefat eden Ahilik
Teşkilatı’nın kurucusu Ahi Evran-ı Veli’ye (1171-1261) ait. Ahilik, iş
ahlakını savunan, sermaye ve işçinin alın terini koruyan, akıl, ahlak,
bilim ve çalışma prensipleri üzerine kurulan ve günümüzün
kooperatifçilik, sendikacılık, sosyal güvenlik, kalite ve fiyat kontrol
sistemine benzer yönleri olan bir teşkilat. Ahi Evran-ı Veli’nin
türbesinin bulunduğu zaviye, Kırşehir il merkezinde kendi adıyla anılan
Ahi Evran mahallesinde yer alıyor.
Her yıl Ekim ayının ikinci haftasında Ahilik haftası kutlanıyor. Seyahatimiz bu haftaya denk gelince çeşitli
el sanatları, halk dansları, saz konserleri, yöresel yemek
tanıtımlarını bir arada görme şansını yakaladık. Kazanlarla yapılan ve
halka dağıtılan Ahi pilavının tadı da damağımızda kaldı.
İLK RASATHANE- CACABEY MEDRESESİ
Günümüzde
cami olarak kullanılan Cacabey Medresesi, 1272 yılında dönemin Valisi
Nurettin Cibril bin Cacabey tarafından fen ve astronomi eğitimi verilen
bir medrese olarak kurulmuş. Kırşehir’in en önemli tarihi yapılarından
biri sayılan medresenin değişik mimarisi dışında güneş sisteminindeki
gezegenleri temsil eden iç sütunceleri, rasat kuyusu, aydınlık feneri ve
gözlem kulesi var. Dış cephede ve köşelerde bulunan sütunlar gerçekten
bir roketin ateşlenmiş ve fırlama halini andırıyor. Ayrıca, dış cephede
bulunan daire şeklindeki 4 kabartmanın ekvator çizgisini, eksen
eğikliğini, güneş ve ay’ı temsil ettiğine dair yorumlar tartışılsa da
çok gerçekçi. Cacabey’in türbesinin yer aldığı bu medresenin bulunduğu
merkezdeki geniş meydanın ismi de, Cacabey Meydanı.
JAPON BAHÇESİ (MIKASANOMİYA ANI BAHÇESİ) VE MİMARİ AÇIDAN DÜNYADA TEK MÜZE BİNASI
Kaç
kişi Kırşehir’de muhteşem bir Japon bahçesi olduğunu bilir? Anadolu’nun
ortasında bir cennet hayal olabilir mi? Bu bahçe, Kırşehir’den yaklaşık
30 km uzaklıktaki Kaman ilçesinin Çağırhan köyünde, Altes Prens
Takahito Mikasa’nın Kalehöyük kazılarını başlatması anısına ve bölge
halkına rekreasyon alanı yaratmak amacıyla 1993 yılında Japonya Ortadoğu
Kültür Merkezi tarafından kurulmuş. Japonya sınırları dışında bulunan
en büyük botanik bahçesi. İnanması zor ama ondört bin bodur bitki ve üç
bine yakın ağaç var, her cins bitkinin Latince ve
Türkçe isimler yazılı. Belirli gün ve saatlerde şelaleler açılıyor,
suni göletler yapılmış, yemyeşil, tertemiz, huzur verici, cennet gibi
bir yer. Dikkat - açık hava olsa da bu bahçede sigara içmek yasak! O
kadar hayran kaldık ki, baharda bütün çiçekler açtığında tekrar gitmeye
karar verdik. Kapadokya’yı gezen Japon turistlerin Kırşehir’e mutlaka
uğrama nedenleri de bu bahçeyi ziyaret etmek.
Japonların
yürütüğü Kalehöyük kazılarından çıkan eserleri sergilemek amacıyla
bahçenin içinde höyük görünümünde tasarlanmış modern bir müze binası
yapılmış. Mimari açıdan dünyada tek örnek olan bu höyük şeklindeki müze
2010 yılının ikinci yarısında açılacak. Şimdilik müzenin içinde sadece
Kalehöyük’ün katlarını, kazılan alanları gösteren çok ilginç bir maket
var. Müzenin yanında muazzam bir Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü yer
alıyor. Dileğimiz Anadolu’da arkeolojik kazı yapılan diğer bölgelerimize model olur.
İLK ÖZ TÜRKÇE ESERİN YAZARI
AŞIK PAŞA (1272-1333) VE TÜRBESİ
Aşık
Paşa Türbesi merkezden 15 dakikalık bir yürüyüşle şehre hakim bir
tepede yer alıyor. Türbenin 10 dilimli istridye kabuğu şeklindeki taç kapısı ve etrafındaki süslemeler Anadolu Selçuklu süsleme sanatının yegane örneklerinden biri.
Aşık
Paşa'nın kimliğini oluşturan başlıca öğe, onun Türk diline verdiği
önem. Arapça, Farsça, İbranice ve Ermenice dillerini iyi bilmesine
karşın eserlerini katıksız öz Türkçe ile yazmış. Arap ve Fars
kültürlerine ve dillerine duyulan hayranlığı kınamış ve eserlerini Türk
dilinde kaleme alarak bu eğilimlere karşı koymuş. En ünlü yapıtı,
günümüz Türkçesi ile çevirisi de bulunan 12.000 beyitlik Garibnâme adlı mesnevisi.
TERMAL TURİZMİ
Kırşehir
termal kaynaklar bakımından çok zengin ve Termal Turizmi açısından
büyük potansiyele sahip bir ilimiz. Jeotermal sahası; termal turizmin
yanısıra konut ısıtılması ve seracılıkta da kullanılmakta.
Kaplıca tesisi olarak üç yıldızlı Terme Oteli, Temur Termal Oteli ve
Ahi Evran Üniversitesine bağlı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi bulunuyor. Ayrıca şehir merkezinden 2,5 km uzaklıkta inşaatı devam eden beş yıldızlı Termal Köy’ün 2010 yılında hizmete girmesi planlanmakta. Yakında Kırşehir termal turizmi alanında diğer merkezlere rakip olacağa benziyor.
BİR ZAMANLAR SEYFE GÖLÜ KUŞ CENNETİ
Kuşların en önemli göç yollarından birinde olan, bir zamanlar flamingo kuşlarınların üreme alanı olan ve 187 kuş türünün barındığı Seyfe Gölü; “yanlış uygulamalar sonucu” şu anda can çekişiyor. Tabiatı Koruma Alanı , birinci derece Doğal Sit Alanı ve Ramsar Alanı ilan edilen Seyfe Gölü, ülkemizde 3 uluslararsı sınıflamaya sahip tek gölümüzdür.
2006
yılında kuruyan göl, bu seneki yağışlarla doğal yollarla eskiye nazaran
biraz düzelse de tehlike aynı şekilde devam ediyor. Son günlerde
televizyon reklamlarıyla da tanıtılan “Seyfe Kurak Alanı Göl Oluyor”;
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğrencilerinin Seyfe
Gölünde yaşanan sorunlara ışık tutabilmek amacıyla Ekim 2008’de başka
kurumların da desteğini alarak başlattıkları bir proje . Dileğimiz bunun
gibi projelerin devamı ile daha geç olmadan Seyfe gölü kurtulur, tarım tekrar canlanır ve göçmen kuşlar geri gelir.
KESİKKÖPRÜ VE KESİKKÖPRÜ KERVANSARAYI
Kırşehir’in
20 km güneyinde Kızılırmak üzerinde yer alan Kesikköprü, Anadolu
Selçuklu köprülerinin en ünlüsü. 1251 yılında yapılan 13 kemerden oluşan
köprü 220 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde. Yakınında bulunan ve
1268 yılında Cacabey tarafından yapılan Kesikköprü Kervansarayı
restorasyon çalışmaları nedeniyle kapalı olduğu için, dışardan fotoğraf
çekmekle yetinmek zorunda kaldık. Misafirperver köy muhtarı Şahin Koç bizi hem gezdirip bilgi verdi, hem de evinde güzel bir yorgunluk çayı ikram etti.
İl kodu (386)
Plaka: 40
İlçeleri: Merkez, Kaman, Mucur, Çiçekdağ, Boztepe, Akpınar ve Akçakent.
4 Ocak 2010 Hurriyet
http://hurarsiv.hurriyet.com.
Sevgilerimle,
Arzu KILIÇÖZLÜ