KİMİM PEKİ BEN?
Ben 23 sene özel sektörde
çalışmış, güzel kazanmış, seyahat ettmiş ama hiç bir zaman para
biriktirememiş biriyim. Zaman içerisinde fark ettim ki ücretli bir köleye
dönüşmüşüm. Hiç hoşlanmadığım insanlarla çalışmak, kapris çekmek, her gün
en az 3 saat işe gidip gelmek, iş ve davetler için bitmek bilmeyen
bir kıyafet alış verişi ve tüm bunlara ilave olarak şirketlerde dönen
binbir türlü entrikalara şahit olmak cabası tabii! Yanlış anlamayın, çok
severek çalıştım ama bir noktadan sonra çok zor gelmeye başladı. Nereye
kadar? Neden? diye sorgulamaya başladım. Misal; Son çalıştığım şirkette 62
yaşında emekli olunca güzel bir maaş bağlanıyordu. Ay! o kadar da
bekleyemeyeceğim, dedim!...Ve...Haziran 2008 de, Bodrum'a taşındım. Kimse inanamadı.
Nasıl yani? Neden? Ne yapacaksın orada
tek başına? Sıkılmayacakmısın?
20 yıldır yalnız yaşıyorum,
SGKdan emekliyim, çocuğum yok ama bir kedim var, kızım O
benim; Safiye. Burada, tamamen kendi tecrübe ve görüşlerime yer
verdim. Bire bir size uymayabilir hatta
bazılarına katılmayabilirsiniz fakat yine de size fikir vereceğimi ve yardımcı
olacakları kanaatindeyim.
Öncelikle şu basit bir iki
sorudan ve kendinize vereceğiniz dürüst cevaplardan başlamak doğru
olacaktır;
Neden buraya
taşınmak istiyorsunuz? Bodrum değilse de Datça, Mordoğan, Kaş
olabilir!
Arkadaşlarınızdan,
ailenizden uzak yaşayabilecek misiniz? Tabi arada gidip
görebilirsiniz, ama çok düşkünseniz zor gelebilir. Ev döşeyip 3 ay sonra
geri dönenler de var.
Sakin
bir hayat sizi sıkar mı? Burada hayatınızdaki her şey bir çırpıda
değişmeyecek, antidepresanlar hemen bırakılmayacak, dertlerinz yok
olmayacak. Ama sakin hayat, temiz hava, olmayan trafik,
güzelim iklim, şahane manzara... İşte bunlara alışmak
inanın çok kolay olacak.
Bodrum Kalesi |
GÜNLERİMİ ÖZETLEMEM GEREKİRSE….
Benim yaşantım oldukça sakin. Gece
geç yatar, sabah geç kalkarım. Yıllarca 06:30da kalktım, o yüzden ne zaman
uyanırsam o zaman kalkıyorum artık. Kahvaltı, kahve, internet, gazete,
ikinci kahve derken zaten öğlen oluyor. Etrafı toplayıp dışarı çıkmak
14:00'ı buluyor. Yazın deniz, kışın yürüyüş! Pazar
alışverişi, arkadaş ziyareti, arada sinema derken mutlaka
yapacak bir şey oluyor. Akşamları pek dışarı çıkmam, ancak misafirim
olursa! Yazın hep balkondayım. Çiçeklerimle, bahçemle uğraşır, manzara
seyrederım. Size sıkıcı gelebilir ama ben yalnız olmayı seviyorum, gece
hayatını pek aramıyorum burada. Balkon ve manzaram o kadar keyfli ki. Tabi
arkadaşlarım var. Çok güzel insanlar tanıdım burada, ama her gün beraber
olmak bana zevk vermez. Ama tabi siz bu şekilde yaşamak zorunda değilsiniz.
Yapacak çok şey var, pilates, yoga, dans, spor, fotoğrafcılık kursları, resim
ve el sanatları, kışın da barlar açık, Marina Yat Klübü çok güzel, yeni bir
Jazz mekanımız var. Ben zamanında hepsini çok yaptığım için cazip gelmiyor
artık..
EV BULMAK
Bazen arkadaşlar; “Bana bir
ev baksana Bodrum'da” diyorlar….Çok gülüyorum! Burası Bodrum, çok
kolay değil öyle pat diye ev bulmak. Öncelikle, Bodrum'a sadece
yazları geliyorsanız, mutlaka sezon dışı da gelip görün derim. Belki
de size gore değildir. Ben mesela, Kasım- Şubat-Nisan
aylarında gelip yoklama yapmıştım. Hangi bölgede oturmak istediğinizi
bilmeniz lazım. Bunun için de size tavsiyem once eşyalı bir apart tutmanız. Ben
4 ay apartta kaldim istediğim gibi bir yer buluncaya kadar. Etrafı gezin,
görün, ulaşımı kolay mı zor mu test edin. Çevre uygun mu, diğer
sakinler nasıl? Bir fikir edinin. Bu arada, emlak ofislerine çok
da güvenmeyin. Ben, gittiğim her emlakçıda her seferinde yeni biriyle
muhatap oldum. Bir önceki işten ayrılmıştır falan! Haydi gene baştan anlat
nasıl bir yer aradığını. Facebook'da gruplar var, oralardan bakabil fikir
edinebilirsiniz. . Market, site bekçisi, tanıdıklara başvurun. Tabi
ben bunları başta bilmediğim için emlakcıdan tuttum evi, komisyon
verdim anlayacağınız!
Ben Bodrum kalesine hayranım!
Bu yüzden ev ararken birinci şartım kaleyi görmesiydi. Her yere yürüyüş
mesafesinde olması, küçük de olsa bir bahçe ve çok yokuş olmamasını tercih
ettim.
Satın alacaksanız çok dikkatli olun.
Tapusu var deseler bile tapuda ev “depo”
görünür çoğu zaman. Satarken problem
çıkar. Ayrıca eski inşaatlar (hoş yeniler de çok farklı değil) rutubetli
oluyor. Dış cephe beton üstü boya olunca nem içeri giriyor, boyalar kabarıyor.
Ayyyy çok önemli! Kışın bile
1-2 camı 2-3 parmak aralık bırakın. Özellikle gardrobun olduğu odayı. Ben ilk
kış bunu bilmiyordum ve maalesef güzelim deri ceketim çiçek açtı! Yemyeşil
küf tuttu ve çöpe gitti. Deri ayakkabılar vs hepsi küflenir, kıyafetler
rutubet kokar. Sadece yazın ve arada gelen komşuma bunu söylemiştim ama
yapmadı! Bir geldi ki yorgan, çarşaf, dolapta ne varsa küf kokuyor. Ayrıca
evlerin zemini genelde mermer veya taştır. Bu bilerek yapılmış bir şeydir.
Gidip de parke kaplamayın…neden mi? Deli yağmurlarda mutlaka bir yerden su
girer…ve o parkeler kabarır…benden söylemesi.
MÜSTAKİL EVDE YAŞAM
Burada çoğu ev iki katlı müstakil.
Apartman dairesi de var tabi.
Apartmanlar en fazla 2-3 katlı. Yıllardır kapıcı olan apartman dairesinde
yaşadıktan sonra başta biraz zor geldi. Merdiven inip çıkmak, evin dışında
sigorta atınca nereye bakacağımı bilmemek, hidrofor bozulur (bu arada
hidroforun nasıl çalıştığını öğrendim) , su deposu akıtır, klozet taşar, bahçe
bakım ister, şömine bir türlü tutuşmaz, zamanla öğreniyorsun.
Aklınızda olsun, eğer evin arkası mandalina
bahçesi veya ormanlık alansa fare olur, çiflik evi falan ise geceleri yaban
domuzları iner.
KIŞIN ISINMA
Bodrum soğuk olmaz derler ama
olunca da sağlam soğuk olur. Hele bir yağmur-dolu yağır ki şaşırıp kalırsınız,
seller gider. Dışarısı değilse bile evlerin içi soğuk oluyor. Ben aliştım, ama
ilk sene biraz zor geldi. Istanbul'da bile kaliroferleri vanalarından
kapatırdım ama çok üşüyen biriyseniz soğuk gelebilir. Genelde klimayla
ısınıyoruz, veya yağlı radiatorle, UFO sevmem, kullanan var. Bir çok evde
şömine var. Ben bu sene ilk defa şömine kullanmaya başladım . Temizliği bir
dert ama salon güzel ısınıyor. Ev tutarken salonda kapı olmasına dikkat edin,
böylece çok soğuk olunca kapatır, daha guzel ısınırsınız. Bazı evlerde mazotlu
kalirofer var ama mazot çok pahalıya geldiği için tercih edilmiyor. Banyo
yapmadan 10 dk once fanlı ısıtıcı çalıştırın. Ve geceleri soğuk bir yatak
için en büyük kurtarıc…yok, erkek demeyeceğim- pazen nevresim takımı.
Elektrikli bahtaniye gibi sıcacık tutuyor. Salı pazarında satılıyor.
Safiye ve şömine ateşi |
EV EŞYASI
Burada normal evler Istanbul’a gore
küçük sayılır. Yani 4-5 odalı villa aramıyorsanız öyle çok eşyaya gerek yok…Ben
Istanbul'dan sadece beyaz eşyalarımı getirdim. Kurutma makinesi alın
derim. Gerçi hava genelde güzel, çamaşırları dışarıya serebiliyorsunuz ama
yağmurlu ve kapalı havalarda evin içinde havlu-çarşaf çok zor kuruyor. Salon
takımım zaten sığmazdı, kitaplık getirdim, o da buradaki tavana gore yüksek
geldi, kestirmek zorunda kaldım. Sarkıt lambalar uzun geldi. Eğer bütçeniz dar ise Facebook'da bir çok ikinci
el sayfası var, buradan çok az kullanılmış eşyaları çok ucuza alabilirsiniz. Çeşit
çeşit dükkan da var. Şimdi, ilk geldiğim zamanlara kıyasla çok daha fazla…
GEÇİM
Eveeet! Önemli bir konu;
Hep sorarlar bana “kaç parayla geçinilir orada?” diye. Valla! O sana bağlı.
İstanbul'daki alışkanlıklarınızı sürdürmeye kalkarsanız (sık sık dışarda
yemek, üst baş alışverişi, taksi, evde davet vermek, önüne gelene hediye almak,
kredi ödemek vs) işiniz zor…Artık Istanbul'daki işiniz, geliriniz
yoksa küçülmeniz gerekiyor. Ben Istanbul'daki evimi kiraya verdim ve
emekli maaşım var, ancak idare ediyorum. Normalde kiranın, gelirin 3/1 olması
gerekir derler. Sonuçta kira , aidat ve gıda dışında sabit giderler var;
elektrik, su, internet, telefon,cep telefonu, içme suyu, tüp, varsa ; özel
sağlık sigortası, hayat sigortası, ev sigortası, gelir vergisi…Eh! Bunlar da
az tutmuyor.
En başta burada kıyafet derdi yok,
herkes kot-şort, bot-sandalet. Arabanız yoksa yürürsünüz, veya motor alırsınız,
her yere dolmuş var. Taksiler çok pahalı. Haftada 1 gün sempt pazarı, 1 gün de
büyük pazar var. Öyle çok çok da ucuz değil, ama Istanbul'a nazaran daha uygun.
Haftalık sebze-meyve (hatta zeytinyağ, nar ekşisi, zeytin) pazardan alınır,
özellikle yerli köylüleri tercih edin, en taze onların ürünleri. Aklınızda
olsun, düdüklü tencere lastiği, süpürge torbası gibi şeyler de Salı pazarında
satılır. Oyuncakcıya sorun.
Tabi kira önemli…Merkez dışında
500TL'den başlayan yerler var, ama merkezde düzgün bir yer minimum
800TL'den başlar… hatta 1000TL. Eh! Aidat, (olmayabilir ama sitelerde var)
internet, su, elektrik de var tabi. Havuzlu site tavsiye etmem. Hem
aidatlar daha yüksek hem mis gibi deniz varken havuzda ne işiniz var?
Uygun restoranlar var, manavların
arkasındaki meyhaneciler mesela. Balıkçıdan istediğiniz balığı alıp,
lokantadan da meze-içki ve pişirme ücreti verirseniz İstanbul'dan çok daha
uygun. Bir sürü yerde 8-10 TL'ye tabldot bulabilirsiniz. Ama İstanbulluların gittiği
yerlere giderseniz, kazığı yersiniz..
İŞ
Herkesin hayalinde hep nedense
“ufak bir yer açmak” vardır. Çok paranız varsa, ki büyük ihtimlle yoktur, çok
ilginç bir yer açacaksanız ,bilemem. Öyle olsa bile çalışacak adam gibi adam
zor bulursunuz.. Kimse alınmasın ama burada daha çok asgari ücretle “esmer
vatandaşlar” çalışır…maalesef. Onun dışında normal geliri olan birisiyseniz ve
bu konuda hiç tecrübeniz yoksa iş yeri açma hayalinizden hemen vaz geçin. Açan
2-3 ay dayanıyor, batıyor. Kolay iş değil öyle kafe-bar vs açıp işletmek.
Bir çok arkadaşım bu hayallerle başlayıp dünya kadar zarar ettiler, yıllardır
hala borç ödüyorlar. Onun için bu hayalinizden şimdiden vaz geçin derim. Ayrıca
kendi dükkanı olan arkadaşlar gece yarılarına kadar işlerinin başında
olmaları gerektiği için bütün yazı ayaklarını denize sokmadan geçiriyorlar,
burunlarının dibindeki Yat Klübüne bir kere gidebilmiş değiller. Ne anladılar
Bodrum'a gelmekle?
Sabah
9 akşam 6 bir işte çalışacaksanız….neden geliyorsunuz ki? Zaten burada o
saatlerde iş ancak memurluk olur. Burası turizm ağırlıklı bir bölge olduğu için
daha çok yazları iş var, 15 saat falan çalışırsınız 1000 TL'ye, canınız çıkar.
Bir de paranızı zamanında alabilmek
var. Kışın da oturursunuz. Part-time iş yok gibi bir şey….valla ben bulamadım.
Özel ders verebilirsiniz her konuda, saatler de size bağlı olur.
GİYİM
Çalışma hayatınızı sonlandırıp
buraya yerleşmeyi düşünüyorsanız sakın ama sakın benim gibi bütün gardrobunuzu
getirmeyin. Ha! 7/24 kokoş biriyseniz o başka, ama burada kışın kot,
yazın şort giyiliyor. Kışın kazak en fazla 2 defa giymişimdir. Ne kadar
tayyor, ceket, topuklu ayakkabım varsa hepsi ya 2. el’e verildi veya derneğe bağışlandı.
Gelmeden ayıklanın, hem dünya kadar yer kaplıyor hem de giyilmiyor. Hele
sentetik giyisiler asla giyilmiyor. Kenarda bir topuklu, 1-2 abiye dursun
tabi ama daha fazlasına hiç gerek yok. Bir de bir kaç tane “Istanbul kiyafeti”niz
kenarda dursun. Bir süre sonra Istanbul’a gitmeniz gerekirse “eyvah”
oluyorsunuz…bir bakacaksınız ki bütün gardrobunuz şort-askılı tşört….pek
Istanbul’a uygun değil. Hele takı…ne çok almışım…koca koca kolyeler,
küpeler…yazın sıcakta takılmıyor, kışın da genelde boyun şalı kullanılyor.
İstanbul'da hiç fular/eşarp kullanmazdım çünkü hep kıyafetlerime uygun
kolyelerim vardı, şimdi ise tam tersi oldu..
Burada Istanbul’a gore daha fazla
yürürsünüz. Zaten yıllarca iş yerinde yüksek topuklu giymekten ayaklarınız
yorulmuştur, kemikler fırlamıştır. Burada kimse giymez, gerek de yok, göze de
batar, rahat olun artık….lastik ayakkabı, parmak arası…ohhhh!
Dünya varmış!
YERLİ HALK
Bodrumlular kendi halinde. Genelde
bakkal-market işletirler. Üretim yapmaz, alır-satarlar. En hoşuma giden
tarafları çok parası olan bile hayat tarzını değiştirmez. Öyle büyük şehirdeki
gibi altına jeep çekmez, villaya taşınmaz, iphone almaz.. Hiç tahmin etmezsiniz
ne kadar çok arazisi, evi olduğunu. Benim hoşuma gidiyor bu. Konuşmaları da
tatlı.. “gidip durun” “gelipdurun” “nedipdurun”…
Siz daha çok sizin gibi büyük
şehirden gelip buraya yerleşenle haşır neşir olursunuz.
GAYLER-DÖNMELER
Gayler büyükşehirde olduğu gibi
burada da bol miktarda var. Onların da çoğu buraya göç edenler. Esas bana
ilginç gelen dönmeler…burada kanıksanmışlar, çok rahatlar. Yaşlısı, genci.
Bazıları evli, yurtdışında yaşıyor, yazları yazlıklarına geliyorlar. Hep şık,
makyajlılar, bazıları da feci botokslu ve silikonlu. Fulya, Yasemin, Deniz en
çok tercih edilen isimler. Benim bile kaç tane “ahpab”ım var. En komiği de
kuaförde yan yana oturmak. İstanbul'da böyle bir şey düşünemiyorum…Ay bir
meraklılar o saçlar sap sarı boyanır, özel bakımlar yapılır. Benim 3 tel
saçım var, onların hormon yemekten gür gür, bellerine kadar saçları var.
Sinir oluyorum. Çok kibarlar, cıtkırıldım….ama bir sinirlensinler amanın!
O ağız nasıl bozuluyor. Bir kere az kalsın kavgaya tutuşuyordum Mesafeli
olmakta yarar var.
USTALAR
Amaaaannn…burada her eline fırçayı
alan boyacı, tornavidayı alan usta. Maalesef çok kötüler. Dikkat edin.
Tek kadın görünce hele, ufacık bir iş için dünya para alırlar. Önceden sorun,
pazarlık yapın. Komşulara sorun, herkes zaman içinde bir
eletrikçi, tesisatçı, marangoz ediniyor.
HASTANELER
Bodrum merkezde 3 tane özel hastane
var fakat SGK geçmiyor. Geçen klinikler varmış ama ben hiç gitmedim. Her
mahallede sağlık ocağı var. Devlet hastanesine de gitmedim ama Devlet’in diş
kliniği fena değil. Yarım saat uzaklıkta Milas’da Özel İzan Hastanesi var, SGK
geçiyor. Genelde herkes oraya gider. Amerikan Hastanesi beklemeyin, ama düzgün
bir hastane.
GRUPLAR-FAALİYETLER
Burada canınız sıkılmaz. Resim, seramik,
el sanatları, korolar, gezi, yürüyüş grupları, spor salonları, fotoğrafcılık
kursları, yatçılık vs her şey var. Hayvan barınağı, Sağlık Vakfında gönüllü
işler yapabilirsiniz.
OTLAR
Ot seviyorsanız tam yerine geldiniz.
Sevmiyorsanız da alışın, çok güzel çeşit çeşit ot var pazarlarda.
İKİNCİ EL
“Bodrumlular” ikinci ele çok
meraklı. Facebook'da gruplar var,
cumartesileri ikinci el pazarı ve her Pazar Bitez'de bit pazarı kurulur.
Mobilyadan çanak çömleğe her şey var.
SİNEMA-TİYATRO-KONSER
Merkezde 3 tane AVM var (maalesef).
İkisinde sinema salonları var, biirinde de tiyatro salonu. Kışın burada
tiyatro, yazın da, Kale'de ya da
Antik Tiyatro'da tiyatro, bale, sinema,
konser olur. Istanbul
kadar değilse de var.
Muhteşem bir konser sonrası Gülsin Onay ile |
YAZ/KIŞ
Özet olarak yazın kalabalık, kışın
şahane… ohhhh! diyoruz. Siz de 1 sene yaşadıktan sonra “Bodrumlu” olursunuz ve
“ay şu yazlıkçılar gitse de rahat etsek “ der , bir süre sonra İstanbul’a
gittiğinizde 2 gün sonra cinnet geçirir,nasıl kaçacağınızı bilemezsiniz..Yaz’ı
da kış’ı da ayrı güzel. Ama burada yaşadıkça Temmuz-Ağustos dışındaki ayları
daha çok seveceksiniz.
Mayıs-Eylül arası inşaat yasağı
var, o bitince konu komşu tadilata başlar. Bizim sitede hiç bitmez. Biri bitti
derken, diğer kış başkası başlar, biraz gürültü oluyor
haliyle! . Tabi sezonda da bol müzik sesi, Halikarnas bir yandan, Catamaran
diğer yandan. Burası Bodrum….
İlk taşındığınızda ne kadar eş dost
varsa gelir. Bana ilk yaz o kadar arkadaşım geldi ki taksiciler evimi pansyon
sanmış. Kışın bir Allah'ın kulu gelmez…aileden bile.
Bodrum papatyası |
KEDİ-KÖPEK KONUSU
Eğer benim gibi hep kopek isteyip de uzun
saatler çalıştğınız için almadıysanız şimdi alabilirsiniz. Tabi barınaktan
veya sokaktan alacaksınız çünkü o kadar çok terk edilmiş cins kopek var ki. Özellikle
yazlıkçılar alıp, giderken de sokağa bırakıyorlar- hainler! Ben kopek
almadım ve buna şimdi çok seviniyorum. Bakımı gerçekten zor. Günde 2 defa
dolaştıracak, kakasını toplayacaksınız. Zira kopek kedi gibi değil, her yere
yaparlar. Kediler sadece toprağa veya kuma…çukur kazıp işleri bitince de bir
güzel örterle, sonra koklar, memnun kalmazsa biraz daha örter. Köpekler
kendilerini temizlemedikleri için de kokarlar, salyaları da kokar. Ben pek
tahamül edemiyorum o kokuya. Bir de seyahate giderseniz problem, bir yere
bırakmak zorundasınız. Yadıgar, sinirleri bozulur, siz de kıyamazsınız zaten.
Bir de kopek her şeyi yer- ben terlik yiyip bitiren kopek gördüm. Üçgen peyniri
folyoyla ver, folyosunu da yer. Daha doğrusu yutar. Kedi seçici, gurme mubarek,
tonlu yer, somonlu yemez, ikinci güne kalan yemeği yemez…benimki öyle
valla….çok seçici. Tabi köpeğin yeri başka ve çok de seviyorum. Sokakta bol
miktarda var, onları seviyor, konuşuyorum, yemeğimi paylaşıyorum.
Hiç bir zaman kedi istememiştim.
Tüy döker, her yeri tırmalar diye ama kısmet kediymiş. Annesi ölen bir yavru
aldım sokaktan, açlıktan ölecekti, şırıngayla besledim. Nasılsa büyünce gider
dedim… gitmedi. Kediler gerçekten çok ilginç, hepsinin karekteri, huyu farkli,
eğlenceli, komik yaratıklar. Tertemiz, mis gibi. Tek sorun erkek kedi‘nin
idrarı çok pis kokar- bakın insan da olsa kedi de olsa erkeklerin idrari
fena kokuyor! Bir de işaret bırakırlar bazı yerlere. Korkmayın, bunun da
çaresi var- kısırlaştırma. O zaman koku olmuyor. Yani o “çişi pis kokuyor”
dediğiniz koku erkek kediye ait. Dişileri de kısırlaştırın. Zavallı şeyler senede
2-3 doğuruyorlar. Barınak ücretsiz yapıyor. Ihmal etmeyin. Aşıları da var tabi.
Safiyem. 4 yıldır benimle ve çok
memnunum. Tuvaletini sokakta yapıyor. Seyahate gidersem 2 -3 gün yalnız
kalabiliyor, daha uzun olursa biri gelip kumunu temizliyor, mamasını tazeliyor.
Küçükken Istanbul’a giderken yanıma alıyordum ama artık daha az ve kısa
gidiyorum. Devamlı yalandığı ve arada fırçaladığım için tüy problemi yok. Benim
saçlarım bile daha çok dökülüyor. En güzel tarafı da evde fare, böcek
olmaz.
Ne kadar kedi tırmığı alsanız da
kullanmıyorlar…benimki 4 yemek masası sandaleysi belledi…zamanla kılıf
kenarları ilginç bir “didik didik” tasarımı oldu.Yapacak bir şey yok. İlle o
dört sandaye…razı oldum mecburen. Bir de asla yatağa almam derdim…ha ha! Onsuz
uyuyamıyorum. Büyük konuşmayacaksın!
"Hayvan severim ama evde
istemem" derseniz sokakta bol
miktarda var. Onlara mama, su verin. Ama elbet bir gün biri yanaşacak ,
paspasınızdan ayrılmayacak veya deponuzda doğuracak…sahiplenin onu, size şans getirir..
GELENEKLER
Bodrumda az da olsa gelenekler
devam ediyor. Sokakta yürüken bir bakarsınız bir tantana, davullar, zurnalar ve
develer. Ya gelinin çeyizi gidiyordur veya devenin üstünde sünnet çocuğu
vardır. Sokak düğünleri, asker uğurlamaları, deve güreşleri, mevsime gore bu
gelenekler devam ediyor.
Asker uğurlama |
Deve Güreşleri |
Süslü deve |
KÜÇÜK YERDE HER ŞEY DUYULUR
Bodrum küçük yer, her şey hemen
duyulur. Dikkat etmekte fayda var. Çok şükür böyle bir sorunum hiç olmadı ama
tanımadığım insanlar hakkında bile bilgilerim var. Çok sevgili mi değiştirdin,
gizlice boşandın mı, kocan dayak mı attı, alkol problemin mi var, iş yerinde
sorunlar mı var, hemen duyulur.
DÖVME
Büyük şehirde biraz “avam” gözüyle
bakılır ama Bodrum'da dövmesi olmayan yok gibi. Ben hep isterdim,
nihayet yaptırdım. Atatürk imzası ve
ay-yıldız. Düşünürseniz; Merkezde
birini tavsiye edebilirim.
ERKEKLER
Burada harika erkeler vardır diye
hayal ediyorsanız moralinizi bozmak istemem ama yok. Gayleri çıkart, geri kalan
iyiler kapılmıştır. Çoğu yabancıyla evil. Geri kalanlar genelde parasız, çoğu
içkici, ve kesin bir şeylerden kaçıp gelmişlerdir. Genelde tek odalı bir
evde, teknede yaşarlar, veya ev paylaşırlar. Hoş, buraya büyükşehirden gelen
(ben dahil) mutlaka bir şeyden kaçış yapıyordur. Ama erkekler genelde ya işleri
battığı veya kötü bir boşanma yaşadıkları için buradalar, yani bunalımdadırlar.
Bodrum'un yerlisi ise %90u kaptandır. Ha …razıysanız bunlara , o başka. Kendilerinden
bir kaç yaş küçük, (bu çok da fena bir şey değil) işsiz (olabilir) , parasız (çok fena) alkolik (çok, çok fena) bunalımlı (almayalım) adamlarla
beraber hatun çok. Adam kadının evinde yer, içer, yatar kalkar, elini cebine
atmaz, yani bedavacı. Erkeği var mı var. Buna razıysanız bulursunuz, ama bana
gore değil. Bu yaşıma gelmişim artık erkek beni el üstünde tutsun, ben onu
değil.Yani öyle kalabalıktan, trafikten kaçan düzgün, geçinecek kadar parası
olan, alkolik olmayan erkek pek yok. Varsa da ben bulamadım 7 yıldır.
Bulursanız bana da haber verin. Ama moralinizi bozmayım, ben çok da aramadım,
böyle kafam rahat. Olsa hayır demem tabi. Biraz “ istemem yan cebime “ oldu
galiba. Canım, arasanız bulursunuz herhalde., hevesinizi kırmayım.